SEVGİ VE SANAT BAĞLAMINDA KANSER…
Bu hafta köşemde sanat ve hastalıklar arasındaki pozitif bağı yazmak ve belki birkaç hayata dokunmak istedim. Hepinizin bildiği ama bazılarının hiç unutmadığı bir gün, 4 Şubat Dünya Kanser Günü.
Merhaba sevgili sanatseverler,
Bu hafta köşemde sanat ve hastalıklar arasındaki pozitif bağı yazmak ve belki birkaç hayata dokunmak istedim. Hepinizin bildiği ama bazılarının hiç unutmadığı bir gün, 4 Şubat Dünya Kanser Günü.
4 Şubat Dünya Kanser Günü olarak kabul edilirken, ülkemizde her yıl 1-7 Nisan arasında Ulusal Kanser Haftasında insanları bilinçlendirmeye çalışan tüm kurum ve kuruluşlara, bireysel çaba gösteren her kişiye Antalya Dergisi adına teşekkürlerimle.
Bu konuda yazmaya karar verirken aslında çok düşündüm. Hemen hemen her evin kapısını çalan kanser ve türevleri çok hayata dokunmuş, kimi kaldığı yerden devam edip kimi bize veda etmiştir. Sinsi olduğu kadar çaresiz görünen bu hastalığın başrolünde aile genlerimiz, çevresel faktörler ve ne yazık ki yiyeceğin kontrolden çıkması görünse de sevgisizlik, anlatamadıklarımız ve yaşayamadığımız hayatlar var…
Ben çok meraklı bir çocuktum. Renklerin ve müziğin hastalıklar üzerindeki etkisini öğrendiğimde gerçekten çok şaşırmıştım. Çünkü doğduğumuz evlerde avuç avuç ilaç içen, hastalığını anlatırken abartarak anlatan büyüklerimizle büyümedik mi? Ve hatta çantalarından çıkardıkları ilaçları yarıştırırcasına anlatan ve doktor ilaç vermediğinde kızan büyüklerimiz… İşte o yüzden renkler ve müziğin etkisini duyunca “ hadi canım resimle mi? Şarkı söyleyerek iyi mi olunurmuş gibi birçok cümle geçiyor insanın aklından o yaşlarda… Büyüdüğümüzde ise bu acımasız hastalıkla yüzleşiyoruz. Çünkü ya bizim, ya komşumuzun kapısını çalıyor.
Sessizce bu hastalığa yakalanan müzisyen arkadaşım tedavi gördüğü hastanede doktorunun da verdiği destekle hem şarkı söyleyerek, hem diğer hasta arkadaşlarına şarkılar söyleterek hayatlarına anlam kazandırmıştı. Sonuç düşündüğünüz gibi pozitifti. Notalara inanan, şarkılar mırıldanan hasta bedenler iyileşmişti. Hani derler ya her şeyin başında inanmak var diye.
Sanat ve kanser bağını internette araştırırken Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’ın cümleleriyle karşılaştım. Sizinle hocamdan kısa bir alıntıyı paylaşmak istiyorum.
“ Kanserin ve kanser tedavilerinin ( kemoterapi gibi) sebep olduğu fiziksel ve duygusal sıkıntıları görsel sanatlar, müzik, yazı ve dans ile hafifletip kontrol etmek mümkündür. Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri tarafından 2013 yılında; 1,576 kanser hastasıyla 27 farklı sanatla terapi yöntemi denenmiş, test edilmiş ve yaratıcı sanat terapisinin hastalar üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Bu araştırmaya göre hastaların psikolojik değişimleri ve hayat kaliteleri gözlemlenmiş.
Araştırmanın sonucunda hastaların dirençlerinin artarak yaşam kaybı korkularından ve takıntılarından uzaklaşıp daha güçlü hissettikleri ve hastalıktan farklı bir konuya odaklanmış oldukları görülmüştür. Yaratıcı sanat terapisinin çok önemli ölçüde anksiyete, depresyon ve fiziksel acıyı azaltıp; hastaların yaşam kalitelerini artırdığı gözlenmiştir.
Psikoterapi ve dışavurumcu sanat terapisi alanının önde gelen isimlerinden Camillia Connel’e göre; sanat terapisi şiddetli rahatsızlıklara sebep olan güçlü negatif hisleri rahatlatmaya ve hafifletmeye yardımcı olur, sosyalleşmeyi teşvik eder ve hastalar kendilerini daha mutlu hissederler. Kendilerini daha mutlu hisseden kanser hastaları tedavi sürecini ve duygularını daha rahat yönetirler.
Ayrıca sadece kabiliyeti olanların sanatta güzel işler çıkarabileceği gibi yaygın bir yanılgı vardır; yapılan bir çalışma beceri düzeyi ne olursa olsun, sanatla uğraşmanın stresi azalttığını ortaya koymuştur.
Sonuç olarak, sanatsal faaliyetler başlangıçta basit bir oyunmuş gibi görünse de; hastaların iletişim ve kendini ifade etme ihtiyaçları yazıp, çizerek, boyayıp, keserek gelişebilen yaratıcı üretim sayesinde kanser hastalarının karşılaştıkları güçlükler çok daha kolay karşılanır.
Ülkemizde kemoterapi ünitelerine Kemoterapi ve Sanat Merkezi Kemoterapi ve Sanat Merkezi adını ilk kez verdik ve neredeyse 10 yıla yakın süredir tüm ekibimle bu tanımlamanın altını doldurmaya çalışıyoruz. “
Kanser farkındalığının artması, insanımızın daha bilinçli olması gereken bir dönemde yaşıyoruz. Çünkü birçok etkenin deforme olduğu bu zaman dilimi eski dönemlerden çok daha zor. Hayatını kanser yüzünden kaybetmiş kardeşim, babam ve tüm gidenlerimiz adına artık bu hastalığın hayatlarımızdan çıkmasını sevdiklerimizi bizimle bırakmasını istiyorum. İşte sırf bu yüzden, sevdikleriniz için lütfen farkındalıklarınızı arttırın.
Sevginin ve sanatın insan hayatında her şeyi başarmasına yardım edeceğine inanan bir sanatçı olarak yaşam kalitemizin arttığı, sağlıklı ve mutlu günlere uyanmak dileğimle. Sanatın renkleri ve notaları daima hayatımızda olsun.
Prof. Dr. Mustafa Özdoğan’a ve ekibini sanatın iyileştirici gücüne inandıkları için sonsuz teşekkürlerimizle.
Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene kadar sağlıkla ve sevgiyle…