CHP’den Engin Altay ile AKP’den Özlem Zengin, seçim çalışması (ikna turu) yaparken, Silivri’de karşılaşmışlar. Sokakta genç müzisyenler çalıp söylerken, onların da gönül teli titremiş. Yan yana oturup gençlerle birlikte “Gesi Bağları” türküsünü söylemişler. Hem de ne söyleme, Özlem Zengin sallana sallana, içten söylemiş. Sanki iki partinin arasında dostluk varmışçasına, aynı partide çalışıyormuşçasına içten ve insanca. Onları televizyondan izlerken gözlerim doldu. Neden her şey böyle dostça olmasın dedim. İlle de dövüşmek, kırmak, yıkmak mı gerekir? İnsan söyleyeceklerini sakince, türkü söyleyerek de anlatamaz mı? İsteyince oluyormuş. Gökten taş da düşmüyormuş.
Müziğin birleştirici bir özelliği vardır. Yanık bir türküyü dinlerken, herkes duygulanır. Herkesin içinde sıcacık bir ses uyanır. Katili, hırsızı, uğursuzu, yolsuzu, varsılı, yoksulu, iyisi, kötüsü o türküde birleşir. Hepsinin de gözleri dolar, duygulanır, hatta ağlarlar. İnsan olma yanları aktifleşir. Müzik her kötüyü iyileştirir. Yeter ki müziğe kapısını, penceresini açsın.
Müzikle uğraşanların yüzünde ışık olur. Gülümsemeleri eksik olmaz. Müzikle uğraşanların yüreğine kötülük giremez. Sevgi, aşk, güzellik girer. Çünkü müzik güzelliktir, aşkın ta kendisidir. Müzik evrenseldir, dilini bilmen gerekmez. Öyle bir yayılır ki çevrene, betonlar çiçek açar. Sular bir başka türlü çağlar, zaten o da doğal bir müziktir. Rüzgârın sesi, suyun çağıldayışı, yaprakların hışırtısı türkünün, şarkının hasıdır.
Sözün özü, müziksiz hayat karanlıktır, kötüdür, kötülüğe giden yolları işaret eder. Güzelin düşmanı çok olur nedense. Müziğin, müzisyenin de düşmanı çok oluyor. Kötüler, müziğin değerini bilemiyor. Kendileri söylemiyor, bir enstrüman çalamıyor, çalana da katlanamıyor. Müzikten keyif almak yerine müzisyenin hayatını çalıyor. Çünkü o gülümseyemiyor, türkü söyleyemiyor, sevemiyor, aşkı tanımıyor, tanıyanı çekemiyor. İçine doldurduğu zehirle yaşıyor, onu yaşamak sanıyor, günü gelince yılan gibi zehrini sağa sola saçıyor. Keşke müziğin keyfini tadabilse, sevebilse, insan olmayı başarabilse. Öncelikle kendisi kurtulurdu, sonra da insanlık.