KENTİN BELLEĞİ: KARAALİOĞLU PARKI

Yayınlama: 19.01.2023
Düzenleme: 23.01.2023 17:55
331
A+
A-

Antalya bugüne kadar geçirdiği kültürel dönüşümlerin etkisiyle kent içerisindeki halka açık alanların tesis edilmesi ve kullanımında öncü şehirlerden biri olmuştur. Parkları, meydanları ve caddeleriyle kentli yaşamının sembolü haline gelmiş ve uzun yıllar bu özelliğini korumuştur.

Karaalioğlu Parkı da bu estetik anlayışın ışığında devlet ve dönemin hatırı sayılır yöneticilerinin katkılarıyla yapılmış; kentin sembollerinden biri olmuştur. Kendine has özellikleri ve büyüklüğü ile bir kent parkı niteliği kazanmıştır. Karaalioğlu Parkı her dönemde Antalya’da gezilecek ve görülecek yerler arasında yer almış; tanıtım kitaplarında kentin en önemli eserleri arasında görülmüştür.

Kent tarihçisi Hüseyin Çimrin anlatılarında; rengarenk lambalı fıskiyeli havuzlar, lambalarla süslü pergolalar, miradorlar, merdivenler ve çiçekliklerden oluşan bir tablo koyar önümüze. Park, içerisinde barındırdığı çok sayıda bitki, ağaç ve kuş  türüne ev sahipliği yapmakta; seyir terası konumundaki miradorlarından eşşiz bir Akdeniz ve Beydağları seyri sunmaktadır.

Antalya’ya ilk 1988 yılında 16 yaşımda gelmiş ve tesadüf eseri gördüğüm bu parkı gezme fırsatı bulmuştum. Eski belediye binasının olduğu girişten ilerlerken mis gibi çiçek kokularının içinde yürümüş, kuşların cıvıltılarını dinlemiş ve Akdeniz’in maviliğini doyasıya izlemiştim. Hatırladığım kadarıyla ortadaki miradora gelmeden büyükçe bir havuz vardı. Hatta Antalya’nın sıcağından bunalan çocuklar havuzda yüzüp serinliyorlardı. Havuzun hemen solunda ağaçların altında sadece masa ve sandalyelerden oluşan bir çay bahçesi vardı. Parkın dokusunu bozmuyor, gelen ziyaretçilerine deniz manzarası eşliğinde dinlenme fırsatı sunuyordu. İlgimi çeken başka bir husus da parkın içerisinde dev bir beyaz ekranın kurulu olmasıydı. Sonradan öğrendim Altın Portakal Film Festivali için kurulduğunu ve halkın her akşam park içinde toplanarak festivale katılan filmleri izlediklerini.

2000’li yıllarda tekrar geldiğimde Antalya gibi Karaalioğlu Parkı da değişmiş, ekonomik çıkarlara yenik düşmüştü. Turizmin başkenti Antalya;  sadece denizi, kumu ve güneşi ile ön plana çıkmaya başlamış; tarihi ve kültürel değerleri tahribata uğramış, kente gelen turistler el üstünde tutulurken Antalya halkı adeta yok sayılmıştı. Oysa ki yerel yönetimlerin görevlerinden biri de kentte yaşayan halkın konforunu düşünerek kent içerisindeki yeşil alanları korumak, dokusuna zarar vermeden kullanımına devam etmesini sağlamaktır. Ancak rant üzerinden gelişen yönetim anlayışı kentin bütün açık ve yeşil alanlarının betonlaşmasına sebep olmaktadır. Tarihi ve kültürel önemi olan Karaalioğlu Parkı da zaman içerisinde bu anlayıştan nasibini almış, kendine has dokusu bozulmaya başlamıştır.

Hayat şartlarının, geleneklerin, kültürün hızla değiştiği koşullarda bile Karaalioğlu gibi kent belleği olmuş tarihi parklar, geçmişte nasıl bir çevrede yaşandığını gösteren açık hava müzeleri olarak görülmelidir. Tadilat ve yenileme çalışmaları yapılırken tarihsel dokudan uzaklaşmadan, doğaya ve canlıların yaşam alanlarına zarar vermeden, işinin uzmanı tasarımcılardan destek alınmalı, bu miras gelecek yıllara taşınmalıdır.

Gelelim bugüne. Karaalioğlu Parkı’nda Büyükşehir Belediyesi’nin izniyle sürdürülen inşaat çalışmaları rant için gelinen son noktayı göstermekte. Belediye yetkilileri yapılan çalışmalara tepkiler gelmesi üzerine yaptıkları açıklamada bir işletmecinin izinsiz olarak hareket ettiğini ve yapılan inşaatların derhal yıkılacağını belirtmişlerdi. Bugün park içinde yaptığım fotoğraf ve video çekimlerini sizlerle paylaşacağım. Park adeta bir şantiye alanına dönüşmüş durumda. Yapıların hepsi durmakta. Etrafa saçılmış çimento paketleri, inşaat demirleri ve moloz yığınları nasıl bir tahribat yapıldığının göstergesi. Ticari yapılara alan açabilmek için ağaçlar kesilmiş, yeşil alan tahrip edilmiş ve halen atılmış bir adım yok.

Antalya Kent Konseyi konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Son yıllarda bu önemli park maalesef ticari kuruluşlar tarafından işgal edilmekte ağaçlar ve yeşil dokunun yerini hızla beton kaplamalar, masalar, sandalyeler ve çirkin görünümlü depolar almaktadır. Karaalioğlu Parkı’nda gerçekleştirilen beton dökme, tuğla örme, ağaç kesme ve ağaçları ve yeşil alanları çimento ile boğma faaliyetlerinin hangi bilimsel çalışmaya hizmet ettiği açıklanmalı, kentimizin doğal zenginliği kamuya açık bir alan olarak bakımlı kalmalı ve ranta kurban edilmemeli. Halkımızı değerlerimizi korumaya davet eder, ilgilileri kent kimliği ve doğası ile örtüşmeyen bu tür uygulamalardan acilen vazgeçmeye çağırır; uyarılarımızın dikkate alınmadığı takdirde geniş katılımla eylem yapılacağını kamuoyuna saygıyla duyururuz” denildi.

Antalya halkının da kentin kültürel ve tarihi miraslarına sahip çıkması, bu bilincin gelişmesi de önemli bir etkendir.

Karaalioğlu Parkı’nda yapılan bu talanı takip ederek gelişmeleri aktarmaya devam edeceğim. Ümit ediyorum ki bu yanlıştan dönülsün.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

fourteen + 19 =

Ziyaretçi Yorumları - 1 Yorum
  1. Yavuz Ali Sakarya dedi ki:

    Kentin göbeğinde yaklaşık 50 dönümlük bir yeşil doku oluşturan ve kentin simgelerinden biri olan Karaalioğlu parkına dokunulması, ucundan kıyısından tırtıklanması son derece yanlıştır. Parkı oluşturan Haşim İşcan hayırla anılırken, ona zarar verenler, sağından solundan tırtıklamaya kalkışanlar için uygun bir anma olmayacağını düşünüyorum. Tek bir ağacın, tek bir çiçeğin, tek bir kuşun ya da böceğin bile yok edilmesi düşünülmemeli. Parka yazık etmeyelim. Kent müzesi ile parkı bütünleyelim. Alanı küçültmeye değil, büyütmeye ve bütünüyle güzelleştirmeye çalışalım. Başka Karaalioğlu parkı yok elimizde bilelim.