Dolar 19,0233
Euro 20,4316
Altın 1.202,37
BİST 4.925,08
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Antalya 16°C
Çok Bulutlu
Antalya
16°C
Çok Bulutlu
Çar 17°C
Per 17°C
Cum 20°C
Cts 20°C

5 ARALIK DÜNYA KADININ SEÇME SEÇİLME HAKKI GÜNÜYMÜŞ

5 Aralık 2022 16:23
181
A+
A-

5 Aralık 1934 yılında Türkiye kadınları seçme seçilme hakkına kavuştu. Ama öyle sanıldığı gibi

gümüş tepside hazır sunulmadı. 1800 yıllarından beri hem Osmanlı’da hem Avrupa’da

kadınlar bu hakkı almak için çabaladı. Her seferinde “Otur evinde, çocuk doğur, iyi anne ol”

diyerek hadleri bildirildi! Yine de kadınlar zaman zaman bu uğurda mücadeleye devam

ettiler.

Osmanlı’da kadınlar, özellikle saraya yakın olanlar eğitim alabiliyor, başka diller

öğrenebiliyordu. Bu eğitim onlara sosyal yaşama katılsınlar diye değil, sadece kocalarına

eğitimli bir eş, çocuklarına iyi bir anne olsunlar diyeydi. Kadın, eğitim aldıkça uyandı, yavaş

yavaş sorgulamaya başladı. Hatta Avrupalı feministlerle yazışmaya, dergilere, gazetelere

yazmaya, bazıları roman yazmaya başladı. Her türlü zorluklara karşın mücadeleyi

sürdürdüler. Buldukları en küçük delikten aydınlığa sızdılar. Yazdıklarının altına kendi adlarını

yazamasalar da vazgeçmediler.

1870 lerde Osmanlı kadınları kendi dergilerini çıkarmaya başladılar. Avrupa’daki feministlerle

iletişime geçtiler. 1869’dan Cumhuriyete kadar çıkardıkları dergi sayısı 40’a ulaştı. Örneğin;

Hanımlara Mahsus Gazete, Süs, Kadınlar Dünyası, Kadın, Kadınlık Hayatı v.b.

1919’dan itibaren oy hakkı aktif bir biçimde talep edilmeye başladı. Bu dönemde 30 kadar

dernek kuruldu. Örneğin; Donanma Cemiyeti Hanımlar Şubesi, Kadınlar Heyeti Merkeziyesi,

Osmanlı Kadınları Çalıştırma Cemiyeti Hayriye, Biçki Yurdu, Osmanlı Türk Kadınları Esirgeme

Derneği, Asri Kadın Cemiyeti, Cemiyet-i Nisvan Heyet-i Edebiyesi, Türk ve Ermeni Kadınlar

İttihat Cemit-i Hayriye, Kürt Kadınları Teal-i Nisvan Cemiyeti, Çerkes Kadınları Teavün

Cemiyeti vb.

İlk kez Nimet Cemil, feminizm kelimesini kullandı. Cumhuriyet tarihinin ilk partisi 16 Haziran

1923’te Nezihe Muhiddin başkanlığında kurulan “Kadınlar Halk Fırkası,” ancak Mustafa

Kemal’in kuracağı Cumhuriyet Halk Fırkasına ilgi azalır diye kadınların partisi onaylanmadı.

Parti kuramayan kadınlar, Nezihe Muhiddin başkanlığında “Türk Kadınlar Birliği”ni kurdu.

1925 seçimlerinden itibaren seçme ve seçilme hakkı için mücadele ettiler. 1935’te bu dernek

kapatıldı. Bu konularda çalışan Halide Edip hain ilan edildi, yurt dışına kaçtı.

Kadınlar, eşit yurttaşlık hakları temelinde tartışmalar yaparken, Cumhuriyet dönemiyle

birlikte iyi anneler olması öğütlenen “Yeni Çağdaş Türk Kadını” tipolojisi yaratılmaya

çabalanmıştır. Sistem, kadınları kendi ideolojisi vasıtasıyla bölmüş ve mücadeleyi

parçalamıştır.

1950- 60 arası şehirli ve köylü olarak, iki farklı kültür oluştu. Köyden kente gelen kadınlar,

“Gecekondu kadını” olarak temizlik, çocuk bakımı, ev işlerinde şehirdeki orta sınıf kadınlarına

hizmet eden kadınlar yarattı.

1968 öğrenci hareketlerinde kadınlar, öncü konumun gerisinde kaldılar. Türk solu, kadına

geleneksel rolden öte bakış açısıyla bakamıyordu. Kadın sorununu işçi sınıfının kurtuluşuna

bağlı olarak görüyordu.

1990 larda sol hareket, feministlerle yan yana geldi. Kürt hareketinin içinde ayrı bir kadın

örgütlenmesi temelleri 1993’te atıldı.

2000 yılında başlayan Dünya Kadın Yürüyüşü, “Adil, eşit, dayanışmacı, demokratik, barışçıl bir

dünya kurmaya çağırıyoruz,” talebiyle 2001 Ekimde Türkiye ayağını ördü.

Kadınların seçme seçilme ve başka kazanılmış haklarını düşündüğümüzde, Fatma Aliye, Suat

Derviş, Halide Edip, Nezihe Muhiddin, Ulviye Mevlan Civelek, Mihri Müşfik, Fatma Nesibe’yi

anmadan geçemeyiz. Bu isimler, 1927’de oy hakkı istediler. “Kadınlar Birliği Derneği” nin

Trabzon’da yapılan kongresinde bir bildiri hazırlayıp meclise sundular. Talepleri reddedildi. O

gün Cumhuriyet Gazetesi “Kokonalar Trabzon’da Ortaya Çıktı” diye başlık attı. Sözün özü,

kadınların seçme seçilme hakkı kolay onaylanmadı. Kadınların yıllarca süren çabalarıyla

alındı.

Şimdi oturup düşünürsek, gerçekten kadın özgür iradesiyle seçebiliyor mu? Yoksa işaret

edilen yere mi kimliğini basıyor? Hâlâ ülkemizde kadın, eşini, işini bile kendi seçemiyor.

Demek ki mücadele son hızıyla devam edecek, etmeli. Yanıltılan kadınlar, farkına varmalı,

farkında olanlar buna yardımcı olmalı. Kadın dayanışması hızla çoğalmalı. Rekabet

uzaklaştırılmalı. 5 Aralık günü artık bize ezberletilen şiirlerin okunmasından çok, gerçeklere

ışık tutulmalı. Gerçekleri yazan, söyleyenlere kulak verilmeli. Geçmişte emeği geçen kız

kardeşlerimizi anmalı, emeklerine sahip çıkıp yükseltmeli. Kadınlar olarak en önemlisi kendi

gücümüzün farkına varmalı. Birey olduğumuzu unutmamalı. Bilmeliyiz ki bu dünyada barışçıl

hayatı kadınlar örecek. Görevimiz zor ve meşakkatli ama kadın karar verirse geri dönüşü

yoktur…

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.